← Back Published on

Çocukluğa Davet

Ülker'in çikolata paketini ne zaman alsam aklıma tek bir kişi gelir: büyükbabam. Küçüklüğümün yegane kahramanıdır kendisi. Hayatımın yalnızca 7 yılında somut olarak yanımda olabilmiş, ki ilk 3 yıl pek bir şey hatırlamadığım gerçeğini göz önüne alırsak aslında yalnızca 4 yıl dolu dolu yaşayabilmişiz birbirimizi. Peki ya o 4 yılın etkisi? Bir ömür elbette! Ne yazık ki erken kaybettim onu. Ölüm haberini aldığımda ağzımdan dökülen ilk sözcüklerin, “anne ben büyükbabamsız yaşayamam” olduğunu bugün gibi hatırlıyorum hala. Ölümden sonra yaşam safsatasına da sırf onun sayesinde inanasım gelir. Bir gün tekrar kavuşabilmek için. Büyükbabam babaanneme göre bana hep daha anlayışlıydı. Tabiri caizse bana hiç kıyamazdı. Küçükken çok sevdiğim bir eteğim vardı. Kırmızı, üzerinde siyah çizgileri olan şık bir etek. Günden güne büyüyen ebatlarım nedeniyle etek artık dolabın arka köşelerinde yerini almıştı. Eteği attıklarını düşünüp deli gibi ağlayınca büyükbabamın babaannemden gizli beni dolabın önüne götürüp eteği gösterdiğini hatırlıyorum. Bu çikolataların hikayesi de benzer aslında. Yine büyüyen ebatlarım ve ben başroldeyiz. Sağlıksız yiyecekler yemem annem ve babaannem tarafından yasaklanmış. Salonda bu bilgiyle yıkılıp kös kös otururken büyükbabam içeri girmişti. Sonra yine gizlice bana bir tanecik çikolata uzattı. Ardından paketi hemen saklayarak tabii. Çikolatayı anında hüpletip yeniden suratsızlığa gömüldükten 2 saniye sonra gömleğinin arasından bir tane daha uzattı. Sonra bir tane daha. Ve bir tane daha… Bunu yaptığında büyükbabamın sihir yeteneklerinin olduğunu falan düşünmüştüm. İşte şimdi gözümde çok daha büyük bir kahraman olmuştu bile. Ona dair hatırladığım her şey güzel, her şey pamuksu, her şey çikolata tadında. Kız kardeşimin doğumuna 3 ay kala, aldığımız yeni kıyafetleri ona göstermek için bir an önce eve dönmek isteyişim hep aklımda. Nereden bileceğim ki 1 ay bile olmadan bizi bırakacağını. Keşke olsaydı da, 28 yaşındaki İrem’i tanıyabilseydi. Ben ona arkadaşlıklarımı, aşklarımı, dertlerimi, sevinçlerimi anlatabilseydim. Sonra babaannemi, annemi, babamı falan çekiştirseydik. O da bana gömleğinin arasından bir adet çikolata verseydi, üzerimde de siyah çizgileri olan kırmızı eteğim olsaydı. Bu anı artık ancak rüyalarımda…